Edebiyat dikkate layık olmalı.

Daha önce ” okuduğunu unutmamanın yolu ” yazımda bir şeyi öğrenmeyi tetikleyen ihtiyaç>heyecan>ihtisar üçgeninden bahsetmiştim. Öncelikli zikretmemden anlaşılacağı üzere okumanın ve öğrenmenin temeline ihtiyacını hissetmeyi koyuyorum. Edebiyat okumaları için de buna benzer kıstaslar koyabiliriz. Akademik veya mesleki gelişim nefes almak gibi bir ihtiyaçsa edebiyat da hava almak, yürüyüşe çıkmak kabilinden bir ihtiyaçtır. Sanat-Zanaat gibi bir ayrımı tercih etmiyorum. Tezevvük ve fayda yapılan bütün işlerde hasıl olmalı, hayatı bir bütün olarak ele alabilmeli…

Günümüzde her türlü mecrada çok fazla içerikle karşı karşıya kalıyoruz. Kitaplar konusunda da durum böyle. Kimisi sosyal medyadaki takipçisine bir şey satabilmek, üzerinden para kazanmak için kimisi belki de sadece kitabım var diyebilmek için bu yola tevessül ederken bazıları gerçekten ömrünü adadığı satırları topladığında dört başı mamur bir eser ortaya koyabiliyor. Kaldı ki sırf bu yüzden bile bir kitap okunmaya değer değildir.

Bu konu üzerine düşünürken Gökhan Özcan’ın Elimizdeki kitap okunmayı hak ediyor mu? köşe yazısıyla karşılaştım. Özetle, şartlar gereği yayıncıların eserden değil sürümden kazanmaya çalıştıklarını ifade ederken okurun azımsanmayacak bir kısmının da tıpkı yayıncılar gibi sürümden kazanmaya çalıştıklarından, kitaplarla aralarında kalpleri ve zihinleriyle çıktıkları bir arayış neticesinde dokunaklı, sahici ve samimi bir hikaye geçmemesinden bahsediyor.

Yazısının sonunda Jorge Luis Borges’ten bir alıntıya yer vermiş. Başlıkta da gördüğünüz ifade aslında durumu gayet iyi özetler nitelikte:

“Eğer metinler hoşunuza giderlerse ne âlâ; eğer hoşunuza gitmezlerse onları hemen bırakın, zira zoraki okuma kadar saçma bir eylem olamaz, onun yerine zoraki mutluluktan bahsetmeyi yeğlerim. Bence şiir hissedilen bir şey ve eğer siz şiiri hissetmiyorsanız, eğer güzellik hissiniz yoksa, eğer bir öykü sizde daha sonra ne olacağını bilme arzusu uyandırmıyorsa, yazar onu sizin için yazmamıştır. Onu bir kenara bırakın, edebiyat dikkatinize layık olan ya da olmayan, yarın okuyacağınız başka bir yazarı size sunacak kadar zengindir.” (Yedi Gece – Jorge Luis Borges)