Yaşantının tesiriyle mekanın ve eşyanın da bir ruh kazandığına inanırım. Bu hususta Kastamonu ve şehrin fetih camisi olarak bilinen Atabeygazi Camii’ne değinmek istiyorum.
Bir şehri şehir yapan, üstündekilerden çok altındakilerdir. İnsan, şehri inşa eder; sonra şehir insanı inşa eder. Hacı Bayram-ı Veli’nin ifadesiyle:
“Nâgehân ol şâra vardım, ol şârı yapılır gördüm Ben dahî bile yapıldım taş ü toprak arasında.”
Şeklinde de şehrin insana tesirini özetleyebiliriz.
Geçenlerde, lise yıllarımdan bu yana fikir dünyama katkısından ötürü minnettar olduğum kıymetli bir hocam, namaza alıştırmaya gayret ettikleri fakat bir türlü muvaffak olamadıkları ilkokul çağlarındaki çocuğunun, Kastamonu seyahatleri sırasında Atabeygazi Camii’nde teklif dahi edilmeden abdestini alıp namazını kıldığından ve o gün bugündür buna devam ettiğinden bahsetmişti. Gerçekten de son iki ay içerisinde yirmi civarı şehirde bulunmuş biri olarak, Kastamonu’nun ihtiva ettiği ruh hasebiyle müstesna bir yere sahip olduğunu söyleyebilirim. Onca badireye rağmen bu ruhun bir nebze dahi olsa muhafaza edilebilmiş olmasını ise bazı kimselerin gayretleriyle tarihi yapıların korunmasına ve şehrin manevi büyüklerine olan hürmete bağlıyorum.
