Okuduğunu unutmamanın yolu

Kitapçılarda dolaşmak, kapak tasarımlarından arka kapak yazılarına kadar birçok kitabı incelemek, okumamış olsam bile farklı kitaplar arasında bağlantılar kurarak zihnimde listeler oluşturmak gayri ihtiyari bir hobim haline geldi. Okuyacaklarım ve okuduklarım üzerine zihnimde kurduğum yapı da başkalarına anlatma hevesimden ötürü meydana geliyor. Özellikle beni heyecanlandıran bir metni okurken bunu başkalarına nasıl aktaracağımı, tabiri caizse nasıl pazarlayacağımı düşünmek de heyecanımı katlıyor.

Benim duygularımın zihnime yön vermesiyle teşekkül eden bu durum aslında bir öğrendiğini unutmama yöntemi olarak da kullanılıyor. Kimileri bunu feynman tekniği, sosyal öğrenme teorisi.. gibi isimlendiriyor. Bizde ise bu husus üzerine söylenen sözler anlatmak değil daha çok tekrar etmek üzerine. Türkçe arapça karışık, atasözü mahiyetinde bir söz var mesela.

“Et-tekraru ahsen, velev kane yüz seksen” demişler.

Ancak bu sadece tekrar meselesini vurgulayarak idrak edilebilecek bir mesele değil. Bir şeyi öğrenmenin temelinde ihtiyaç, ihtiyacı harlayan heyecan ve heyecanı katlayan anlatma yönelimi yani bir nevi ihtisar faaliyeti gerçekleşirse işte o zaman tekrardan medet umulan öğrenileni unutmama ve zihinde kullanıma hazır hale getirme durumu hasıl olmaya başlıyor.